Osmanlı dönemlerinden itibaren kültürümüzün bir parçası olan tavla oyunu yıllar geçtikçe kültürümüzde daha sağlam yerlere gelmiş. Severek oynadığımız zekâ, strateji ve şans oyunlarından biri olmakta. İkinci Dünya savaşı sonrası Avrupa ülkelerine de hızla yayılmış. Savaş sırasında zekâ ve strateji için bolca oynanılan bir oyunmuş. Tavla oyununda zar isimleri çıkışı da bir hayli enteresan. Avrupa’dan sonra Amerika kıtasında da sevilerek oynanılan bir oyun haline gelmiş. Köklü tarihi olan bu oyununun nasıl bulunduğunu ve ne anlamlar içerdiğini merak konusu olmakta.
Tavlanın temelleri milattan önce 3000 yıllarına dayanmakta. Tarih sayfasına ilk olarak on iki çizgi oyunu adıyla çıkmış. Antik Roma’da Ludus Duodecim Scripture olarak adlandırılmış bugünlerde oynadığımız tavla ile farklılıkları çok az olarak söylenilmekte. Pullar yerine kemikler olduğu bile bazı kaynaklarda söylenilmekte. Zaman ilerledikçe her toplum kendi kültürüne uyarlayarak geliştirmeye devam etmiş. Bugünlerde oynadığımız tavla oyunu ilk halini İran şahı Nevşiyan tarafından yaptırıldığı bilinmekte. Hint İmparatorluğu satranç oyununu o dönemlerde Pers İmparatorluğuna hediye olarak göndermişler. Hediyenin içerisinde birde not bırakılmıştı. Notta “Hayatta kim daha çok düşünür, ileriyi görüp ve daha iyi bilirse o kişi kazanır. İşte hayatın özeti budur.” yazmaktaymış.
Pers İmparatorluğu bu notu okuduktan sonra o dönemin baş veriri olan Büzür Merih’e talimat verirler. Verilen talimat ise satranç oyununu analiz edip ve satranç oyunundan daha iyi bir oyunu Hint İmparotorluğuna hediye etmek istemişler. Büzür Merih uzun analiz ve incelemelerden sonra on günde tavla oyunu ile Nevşiyan şahın huzuruna çıkmış. Büzür Merih tavla oyununun içine derin anlamlar katmış. Bu anlamlar ise tavlanın tek olması bir yılı, dört köşesi olması yıl içindeki mevsimleri, karşılıklı bulunan altışar hane yılın on iki ayını, toplam hane sayısı günün yirmi dört saatte tekabül ettiğini, on beş beyaz renk pul gündüzü on beş siyah renk pul geceyi ifade etmekteymiş. Tavla hazır olduktan sonra sıra Pers İmparatorluğunun not yazmasına gelmiş. Notun içerisinde “ Evet haklısınız, kim daha çok düşünür, ileriyi görür ve iyi bilirse o kazanır. Ama hayattın içerisinde birazda şans vardır” diyerek eklemişler. Bugünlerde modern tavla oyunu diye ifade edilen tabir klasik tavla ile hiçbir farkı bulunmamakta sadece zarlar bir fincan veya bir kutu içerisinde atılmakta. Bu yöntem sahtekârların tavla tutmasını engellemek için. Artık paralı tavla siteleri üzerinden bu oyunu oynamak oldukça kolay.
Büyüklerimiz tavla oynarken genellikle farklı kelimeler söylediklerini duyarız. Bize farklı gelen bu kelimeler aslında atılan zarların Farsçada karşılık gelen söylemleri olmakta. Bu kelimeler şu şekilde ifade edilmekte. 6-1 şeş-i yek, 6-2 şeş-i dü, 6-3 şeş-ü se,6-4 şeş cihar, 6-5 şeş beş, 6-6 dü şeş. 5-1 penc-i yek, 5-2 penc-i dü, 5-3 penc-ü se, 5-4 cihar-ü penc, 5-5 dü beş. 4-1 cihar-ı yek, 4-2 cihar-i dü, 4-3 cihar-ü se, 4-4 dört cihar. 3-1 se yek, 3-2 seba-i dü, 3-3 dü se. 2-1 yek-i dü, 2-2 dubara, 1-1 hep yek şeklinde tavla oyunu zar isimleri olmakta.